12 Kasım 2025 - Çarşamba

Uyanış: Bir Gencin Karanlıktan Geri Dönüşü

Bir zamanlar gençlik; hayal kurmanın, üretmenin, sorgulamanın ve yarınları inşa etmenin adıydı. Bugün ise gençlik, hızla akan bir ekranın içinde, parmak uçlarında yaşanıyor. Zaman, artık bir “anı” değil, bir “akış” hâline geldi.

Yazar - Ahmet İpin
Okuma Süresi: 5 dk.
Ahmet İpin

Ahmet İpin

-
Google News

 

Bugünün gençleri çok zeki, çok farkında ama bir o kadar da yorgun. Bilgiye ulaşmak kolay, fakat doğruyu bulmak zor. Sosyal medya, bir yandan dünyayı önlerine sererken, diğer yandan kendi kimliklerini gölgeye itiyor. Herkes birbirine benzemeye çalışırken, “kendisi olabilme” cesareti günden güne azalıyor.

Eğitim, umut vermekten çok yarışa dönüştü. Gençler artık “başarılı” olmayı, bir hedefe ulaşmaktan değil; başkalarının gözüne girmekten ibaret sanıyor. Oysa asıl başarı, kendini keşfetmektir.

Bir gencin gözlerindeki ışıltıyı söndürmemek, bir toplumun geleceğini aydınlık tutmak demektir. Onları anlamak için nasihat değil, dinlemek gerekir. Çünkü gençler susmaz; sadece bazen kimsenin duymadığı bir dille konuşurlar.

Bugünün gençliği, ülkesine ve geleceğine inandığı sürece, her zorluğu aşabilecek güçtedir.
Yeter ki biz, onların yanında olalım — yargılayan değil, yol gösteren bir toplum olalım.

Ali artık sokaklarda değil, ekranlarda yaşıyor.
Bir zamanlar gökyüzüne bakan gözleri şimdi parlak bir ekrana kilitli.
Etrafında insanlar var, ama o kimseye bakmıyor; çünkü ekran, ona dünyadan daha gerçek geliyor.
   Ali’nin hikâyesi aslında yalnızca onun değil
Zamanın kaybolan gençliğinin hikâyesi bu.
Bir çağın çığlığı; sessiz, dijital ve görünmez.

Bağlantıda Ama Uzakta
Ali her sabah uyanır uyanmaz eline telefonunu alıyor.
Günün ilk selamı, gerçek bir insandan değil; bir bildirimden geliyor.
Sosyal medya, ona sahte bir kalabalık, geçici bir sevilme hissi veriyor.
Ama ne kadar beğeni gelirse gelsin, içindeki boşluk dolmuyor.
Artık arkadaşlıklar sohbetten, duygular emojiden, mutluluk ise paylaşılan bir hikâyeden ibaret.
Ali, “görülmek” için her gün biraz daha kendini kaybediyor.
Bir fotoğraf uğruna yaşamak, bir filtreden geçmeden gülümsememek…
İşte yeni dünyanın görünmeyen zincirleri.

Gerçek Hayattan Kopuş

Sosyal medya, Ali’ye önce bir oyun gibi geldi.
Ama zamanla o oyun, hayatın kendisine dönüştü.
Derslerinde geride kaldı, ailesiyle konuşmaz oldu.
Bir gün annesi sordu:

  Ali, neden hep susuyorsun?”
Ali cevap vermedi, çünkü ne söyleyeceğini bilmiyordu.
Sanal dünyada kelimeleri vardı, ama gerçek hayatta sesi yoktu.
   Her “bildirim” bir dopamin, her “sessizlik” bir çöküştü.
Zamanla Ali, kim olduğunu unuttu.
O artık sadece bir kullanıcı adıydı; gerçek adını bile duymak tuhaf geliyordu.


 Toplumun Görmediği Gerçek*
    Bizler, gençlerin elindeki telefonlara bakarken sadece ekran görüyoruz;
ama o ekranın ardında yalnızlık, kaygı ve sessiz yardım çığlıkları var.
Ali gibi binlerce genç, görünmeden kayboluyor.
Ekran ışığı, umut ışığını yavaşça söndürüyor.

Van’ın sokaklarında, kafelerinde, okullarında yüzlerce “Ali” var.
Hepsi görünürde bağlı, ama içlerinde kopuk.
Toplum olarak duymadığımız her sessizlik, bir gençliğin daha karanlığa karışması demek.

 Bir Çıkış Umudu
Ailenin Kırılma Noktası

Ev artık sessizdi.
Baba yorgunluktan konuşmuyordu, anne endişeden.
Bir sofrada üç kişi vardı ama kimse birbiriyle göz göze gelmiyordu.
Ali’nin elindeki telefon, evdeki tek ışık kaynağıydı.

Bir akşam baba dayanamadı:
> “Biz seni kaybediyoruz, Ali.”

 *O cümle, evde yankılandı.
Belki de ilk kez biri,* gerçekten duymaya çalışmıştı.
Aileler çoğu zaman gençlerini kaybettiklerini geç fark ederler.
Oysa bir dokunuş, bir bakış, bir “anlıyorum seni” sözü bazen en güçlü tedavidir.
Bir gün Ali, ekranı kararttı.

Çünkü her genç, kaybolduğu yerden geri dönebilir.
Yeter ki biz, onları duyalım; yargılamadan, etiketlemeden, sevgiyle.
 
Ekranın sessiz çığlığını duymak, geleceği kurtarmanın ilk adımıdır.
Gençliği kaybeden şehir, geleceğini de kaybeder.

Uyanış

Bir sabah Ali, telefonunu eline almadı.
Camı açtı, temiz havayı içine çekti.
Van Gölü’nün kıyısına yürüdü; suya baktı, dalgaları izledi.
O an, uzun zamandır unuttuğu bir şeyi hissetti: yaşadığını.

Uyanış buydu.
Küçük ama gerçek bir başlangıç.
Bir gencin hayata dönmesi, sadece kendisi için değil, bir toplumun umudu içindir.

Ekranın sessiz çığlığını duymak, geleceği kurtarmanın ilk adımıdır.
Gençliği kaybeden şehir, geleceğini de kaybeder.

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.